31 Aralık 2008 Çarşamba

Mutlu yıllar2...

Canım insanlar,

2008'in son 7 saati içerisine girmiş bulunmaktayız bende teknolojik aletler hala yüzlerimizi güldürebiliyor iken bir yeni yıl mesajı, maili şuyu buyu işte atayım dedim..

Sevdiğim, belki bazen sinir oluyorda olabilirim ama öyle yada böyle hayatımda hep olsun istediğim insanlara..Sizler için birkaç söz hazırladım (sana laflar hazırladım gibi:) elbette ama öncesinde demek isterimkiTakılmayınız 2008'in melankolisine ..2009'la birlikte olunuz, yaşayınız, bütünleşiniz sevin onu korkmayın.

Şayet o gelmeden, sizin ona isteklerinizi, kalbinizi, samimiyetinizi göndermeniz hayırlı olur fikrimce..O da en nihayetinde koskoca bir yıl hangi birimizi hatırlayacak..Eh biz elimizden geleni yapsak da arada unuttuklarıda olacak, belki çok kötü bir yıl geçirmek üzereyiz, her şey bombok modunda elimizde "çayımızla" evde oturacağız butun sene.. Depresyonu eritmeyecek kar falan belkide .. mümkündür.

"Geceleri bir yanınız hep gitmek isteyecek belki, ama buradan başka gidecek yer yok ki!" diye düşüneceksiniz..Mümkündür bu da..Ama bütün bunları beyninizin en ücra köşesine saklamak için çok büyük sebepleriniz olmalı..Gazze gibi Bağdat gibi..

Bunalalım ulan! dediğinizde olacak ama kıyas yoluna gidip aslında bunalmanın bile ne demek oldugunu bilmediğinizi fark edin.Her şey bir yana benim içimden geçen, sizler için, bizler için, yaşını göremeden ölümü hisseden gazzeli kardeşim için "BARIŞ"dan başka bir şey olamıyor bu yeni yıl için..Kısaca canım insanlar "erir demiş doktor depresyon, kar gibi" :) bunalmayın, dünyayı "arka bahçeleri" zanneden zihniyetlerin yeni yılını zehir edin!

ZEHİR EDELİM!

Gözde...

Mutlu Yıllar...

Yılbaşı
ağacımı

Hediyelerle
donatmak

Yerine, her dalını
bir dostumun adı ile

Süslemek istedim…

Yakın dostlar, uzakta olan

Arkadaşlar. Eski arkadaşlar,
yeni dostlar. Her gün gördüklerim
ve ara sıra görüşebildiklerim. Hep

Aklımda olanlar ve sıkça unuttuklarım…

Her zaman yanımda olanlar ile olamayanlar

Kötü gün dostlarım, hep destek olanlar... İstemeden

Üzdüğüm dostlar ve istemeden beni üzenler. Çok yakınımda

olanlar, ulaşamadıklarım, yıllardır görmediklerim, özlediklerim....

Vefa borcu olduklarım. Bir telefon uzaklığında olanlar. Alçak gönüllüler,

Gönülden sevenler. Az ya da çok hayatıma girmiş

Tüm isimler… Bu
ağaçta hepsinin

Kökleri sağlam,
dalları uzun ve

Güçlü olacak.
İsimleri daima
asılı kalacak…
Her yeni yıl, eskilerin yanına yenileri eklenecek.
Zor anlarda ağacımın gölgesi dostları ve dostlukları
bir nefes serinletecek. Yeni yılla gelen tüm yeni

Umutların, yeni başlangıçların, dostların, bütün yeni

Günlerinizi aydınlatması ve sizlerle daha güzel anlar

paylaşmak dileğimle.....

İYİ Kİ VARSINIZ...

22 Aralık 2008 Pazartesi

9 İhtimal...

Düşündüğünüz,
Söylemek istediğiniz,
Söylediğinizi sandığınız,
Söylediğiniz,
Karşınızdakinin duymak istediği,
Duyduğu,
Anlamak istediği,
Anladığını sandığı,
Anladığı,
Arasında farklar vardır.
Dolayısıyla insanların birbirini yanlış
anlaması için en az 9 ihtimal var..

-Sylviane Herpin-

Yedigöller' den bir hatıra....


20 Aralık 2008 Cumartesi

An'lar...

Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer,
oturup saymazdım eski yanlışlarımı.
Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi.
Ve elbette, çok daha coşku dolu olurdu sevdalarım,
içine az buçuk da ciddiyet katılmış.
Bu denli titiz olmazdım hiç, öyle bir şansım olsaydı eğer.
Korkmazdım daha çok riske girmekten.
Daha çok yolculuğa çıkar, gündoğumlarını kaçırmazdım asla;
hele dağlara tırmanmanın keyfini.
Hiç bilmediğim yerlere giderdim gidebildiğince.
Doyasıya dondurma yer, boşverirdim kuru fasulyenin nimetlerine.
Öyle bir şansım olsaydı eğer, dertlerim de yaşamın gerçeğini taşırdı,
yalnızca düşlerin değil.
İşte hani onlardan, her dakikasını verimli geçirenlerden biriydim.
Aynı an'lara geri dönebilseydim eğer,
yalnızca iyi ve güzel olanları tatmak isterdim yeniden.

Öğrenemediyseniz hala, öğrenin artık: Yaşam an'lardan oluşur. Sadece an'lardan... Şimdi'yi yakalayın.


Yanında termometresi, bir şişe suyu, şemsiyesi ve
paraşütü olmadan yerinden kıpırdamayanlardan biriydim.
Ama yeni baştan başlayabilseydim eğer,
iyice hafiflemiş olarak çıkardım yolculuklara.
İlkbahara yalınayak girer,
sonbahara dek unuturdum pabuçlarla yürümeyi.
Hiç bilinmeyen yollara dalardım, tadını çıkarırdım gün ışığının,
çocuklarla daha çok oynardım, sil baştan edebilseydim eğer...


Ama heyhat, seksenbeşindeyim artık
ve biliyorum ki,..
ölmekteyim.


Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?
Gelmeyince
Seni aramayınca
Ölesiye ağladın mı?
Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
Ona ait ne varsa
Bir bir hatırladın mı
Sen günden güne erimeyi bilir misin
Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi
Bir teselli aramayı

Issız parklarda, tenha sokaklarda
Ve bütün şehir uyurken uzaklarda
Deli divane yollara düşüp
Yaşlanmış bir köpek gibi
Eskimiş bir gömlek gibi
Atılmışlığını hissettiğin oldu mu
Sevmekten
Günler geceler boyunca yürümekten
Elin, ayağın, kalbin yoruldu mu
Sen yalnızlığın acısını bilir misin
Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına
İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
Bütün gururunu çiğneyip
Sevdiğinin geçtiği yollarda
Bastığı toprakları eğilip öptün mü
Sen çaresizlik nedir bilir misin
Sen yokluk nedir gördün mü
Yanan başını
Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden
Sen her gün bin defa öldün mü
Böyleyim diye ayıplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi
Darılma
Unutma ki
Her seven adsız bir kahramandır
Unutma ki
İnsan; sevebildiği kadar insandır.


Ümit Yaşar Oğuzcan

Merhabalar...

Adetten olsa gerek, bir merhaba yazısıyla başlamanın iyi olacağını düşündüm...

Blog aleminde ben de blogumla katılmaya henüz karar verdim...Paylaşıcak, konuşacak eminim çok şeyimiz var...Yeni yazılarımla, yazılarınızla buluşmak üzere...